üstelik siz daha guatemala bile yazamazken.
biraz da. koşalım
teşekkürler ankaralı namık (1976-2015) (are – rip)
neysiniz
hiç salatanın suyuna ekmek banmamış kadar şeysiniz.
hay kensington!
duyuyor musunuz bay kensington? savaş bitti ve kaybettiler ama kazananlar kendileriymiş gibi kutlama yapıyorlar. şuraya bakın bay kensington! kaybedenlerin şarkılarına, marşlarına kulak verin. ne kadar güçlü olduklarını, ne kadar yenilmez olduklarını anlatan şarkılarına, marşlarına kulak verin. eğer bu da size yaşadığınızı hissettirmeyecekse -bunu söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm- siz gerçek bir ölüsünüz bay kensington. siz savaşta ölen arkadaşlarınızın yasını tutmaya devam edin. çünkü yas ölüler içindir. hem giden hem de kalan ölüler için.
belki sonra başlık yazarım
burayı canlı tutmalıyız bay kensington! tıpkı kinimizi ve öfkemizi hep diri tuttuğumuz gibi. karanlık odalarda çiğ etle beslemeliyiz kinimizi ve öfkemizi. burayı da vahşi bir cangıla dönüştürmeliyiz bay kensington!
yeter! söz milletin! (sizden gelenler)

yeyinlan
tazelik ve nefasetiyle benzersiz imkan lokumları yeyiniz. imkan lokumları. imkan lokumları. imkan. lokumda bir dünya markası.
burada bir at beslediğinizi bilmiyordum bay kensington!
ters köşeye yatan kalecinin şiiri
bakakalırım
giden
topun
ardından
sizce de artık
“ohşit” sözcüğünün türkçe sözlüklerde yer alma zamanı gelmedi mi? gerekirse cümle içinde de kullanırız, nedir yani.